Hep konuşuyoruz. Nasıl? Nasıl?Nasıl? Sonra 'Sabır' diyoruz. 'Sabır' Ekonomi? Eğitim? Adalet? Ülkemizi konuşuyoruz. Toplumumuzu konuşuyoruz.İnsanımızı konuşuyoruz. Konuşurken kişileri, şunu, bunu konuşmuyoruz. Türkiye'mizi konuşuyoruz. Öyle bir hal almış ki; 'a' desek, 'Sen 'b' karşıtısın' , 'b' desek, 'Sen 'a' karşıtısın' diyenleri duymuyoruz, duymamış oluyoruz. Biz ne 'a' yız, ne de 'b'. Biz bizi konuşuyoruz. Kim kendini 'BİZ' hissediyorsa... Biz; asırlardır bu topraklarda açlığı, tokluğu, ağlamayı, gülmeyi birlikte yaşamış insanlarız. Biz; 'bir' olmak istiyoruz. Her vatan evladının -Ekonomi -Eğitim -Adalet hususunda katkısı olmasını arzu ediyoruz. Her fert; evvela kendinde, sonra çevresinde bu ışığı yakarsa bizim; ekonomi, eğitim ve adalet hususunda Nasıl? sorusunun cevabını bulmuş olacağız. Enerjimizi; bize faydası olmayan, bizi geri çeken, birbirimizi karşı karşıya getiren, olay...
Tahammül; kökü ' hamal'. Yüklenmek, dayanabilmek, katlanabilmek. Birbirimize ne kadar tahammül edebiliyoruz. Toplumumuzun bir kısmı patlamaya hazır bomba gibi. En çok yaşanan yerlerden biri; Trafik. Sarı ışığa tahammül edilemiyor. Yola burun farkı ile giren araca tahammül edilemiyor. Ödeme sırasına tahammül edilemiyor. Siyasi kutuplaşmaya tahammül edilemiyor. Takım taraftarlığına tahammül edilemiyor. Edenler de var tabiki. Onlara saygımız sonsuz. Tahammül sevgi ile bezendiği zaman tahammülsüzleri düşünceye, düşüncede tahammüle yöneltir. Aynı dünyada yaşıyor, aynı havayı soluyoruz. Birbirimize her konuda olduğu gibi tahammül konusunda da yardımcı olmalıyız. Her birimiz örnek davranış göstererek tahammülsüzlerin azaldığı ve olmadığı bir toplum haline gelmemiz çok yakındır. Yeterki tahammülde sebat gösterelim. Tahammülü; Sevgi ile yoğuralım. Çevremize; Saygı ile sunalım.
Yorumlar
Yorum Gönder